Sayfalar

13 Şubat 2013 Çarşamba

Kitaplar

Kitaplar

   Bir anket yapılmış olsa ve bu ankette insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en etkili iletişim aracı, yapısal olarak ne diye sorulsa ne cevaplar verilirdi diye bir düşünelim. Bu anket sorusunda yapısal kelimesinin geçme sebebi cevaplarda dil olmasını engellemek niyeti taşımaktadır. Yani şu şekilde sadeleştirecek olursak, insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en etkili iletişim buluşu nedir şeklinde değiştirebiliriz. Siz bu soruya ne cevap verirdiniz? Telefon mu? Televizyon mu? Radyo mu? Ankete katılan insanların da büyük bir bölümü başta telefon olmak üzere bu seçenekleri ardı ardına sıralardı. Esasında mantıklı düşünüldüğü zaman iletişim aracı denildiğinde akla ilk gelen araç telefon olmaktadır. Fakat bu cevabı vermek çok üstün körü bir yaklaşım biçimi olur. Yani cevap kesinlikle telefon ya da benzeri bir teknolojik yapıt değildir. Çünkü bu tür yapıtların etkisini gösterdiği zaman dilimi her ne kadar geniş gibi görünse de aslında o kadar fazla bir etki süresi yoktur. Telefon denilen alet ne kadar zamandır iletişim sağlamaktadır? 60 - 70 yıl ya da daha fazlası. Peki, bu evrensel nitelikte bir iletişim aracı için yeterli midir? Tabii ki hayır… Bunu söyleyebilmek için insanlık tarihinin en başlarından bu yana iletişimi sağlayan bir yapı olması gerekmektedir. Tüm bu özellikleri layıkıyla üzerlerinde barındıran yapıtlar kitaplar olarak gelir karşımıza. Tabii bu konu günümüzde olduğu gibi ciltli, renkli, kapağında ilgi çekici resimler yazılar olan kitaplar olarak düşünülmemelidir. Geçmiş medeniyetler hakkında bilgi edinmemizi sağlayan yazıtlar, kitabeler aslında hep aynıdır. Kitaplar da bu özelliğe sahip olan ilkel yapıtların modernleşmiş halidir zaten.






   Kitaplar eğer değeri bilinse, ona göre hareket edilse aslında bir insan için çok büyük bir öneme sahiptir. Fakat ne yazık ki günümüzde, özellikle de ülkemizde bu konu çok fazla göz ardı edilmektedir. Kitaplar ve kitaplıklar evde sanki bir süslercesine bulunup üzerindeki tozları silmekten başka hiçbir etkileşime girilmemektedir. Oysa böyle mi olması gerekir? Kitaplar bizim en büyük dostumuzdur. Çok klişe bir söz olacak belki ama gerçekten de öyle…

   Neyi araştırırsak araştıralım bilgi alabileceğimiz, her zaman yanımızda olanlar onlar değil midir? Kendimizi bilmenin geçmişi bilmekte yattığı sözünden çıkarak geçmişi kitaplar öğretmez mi bize? Yine aynı şekilde her nasıl ki biz onlar sayesinde geçmişi öğrenebiliyorsak, gelecek nesiller de kitaplar yardımıyla tanıyacak bize. Tüm bu sebeplerden dolayı böyle ulu görevleri olan kitaplar herkes tarafından daha çok sevilmeli ve daha çok değer verilmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder